16. asır Latin düşünürü Giordano Bruno'nun
(1548-1600) günümüze kadar gelen insanın davranışları hakkında “iki şey
“ olarak dile getirdiği görüşleri değerlerinden hiçbir şey kaybetmedi.
İşte o görüşler...
İki şey ‘Kalitesiz İnsan’ın özelliğidir:
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek
2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar:
1- İradeye hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak
İki şey ‘Ekstra Değer’ katar:
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey geri bırakır:
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
İki şey kâşif yapar:
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
İki şey milyonlarca insandan ayırır:
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelişmeyi engeller:
1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)
2- Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm (gülümseme)
2- Sükut (susmak)
İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1- Anne
2- Baba
İki şey geri alınmaz:
1- Geçen zaman
2- Söylenen söz
İki şey ulaşmaya değerdir:
1- Sevgi
2- Bilgi
İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir:
1- Nefes alabilmek
2- Nefes verebilmek
Giordano Bruno kimdir?
Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548
yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi. On altı yaşındayken
Dominiken tarikatına girdi. Kopernikus sistemi ile tanışınca, Bruno
tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak
Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. Kiliseye karşı
bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. Engizisyon
baskısından kurtulmak için Roma'ya ve ardından Kuzey İtalya'ya kaçtı.
Dinsizlik ile suçlandığı için hiçbir
yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. Cenevre'ye geçti,
ardından Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 1582
yılında Sorbonne Üniversitesi'nde bir kürsü elde etti. Londra'da
yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. Londra'dan kısa bir süreliğine yine
Paris'e geçen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini
yayımlatma çabalarını sürdürdü. Daha sonra Zürih'e geçen Bruno, bir
İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul
etti. Burada Galileo Galilei ile tanıştı. Ama Mocenigo adlı bir
aristokratla çatışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi.[1]
Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı
olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği
söylendi. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz
vermedi ve ölüme mahkûm edildi. Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç,
ondan şu cevabı almıştır: "Ölümümü bildirirken siz benden daha çok
korkuyorsunuz". Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da
Campo de' Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine
getirildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder